Ayak Bileği Rahatsızlıkları
İNSAN VUCUDUNDA ORTOPEDİK RAHATSIZLIKLAR
Ayak bileği üst üste iki eklem bulunan karmaşık bir yapıdır. Gerçek ayak bileği eklemi, tibianın dış ve üstten, fibulanın (baldır bölgesinde tianın arka-dışı boyunca uzanan ince kemik) dıştan oluşturdukları yatakla talusun (ayak bileği kemiklerinin en üstte olanı) yuvarlak tavanı arasındaki eklemdir. Ayak bileğinin yukarı ve aşağı hareketlerine izin verir. 

Eklemlerden altta olanı topuk kemiği (kalkaneus) ile talus kemiği arasındakisubtalar eklemdir. Hareketi son derece kısıtlıdır ve ayağın yanlara hareketine izin verir. 

Eklem içi tüm kemik yüzeyler eklem kıkırdağı ile kaplıdır. Ayak bileğinin sabitliğini bağlar sağlar. Dış yan bağlar ayak bileğinin dış yanında bulunarak bileğin içe doğru hareketini engeller. Anterior talofibuler bağ fibula ile talusu bağlar ve dış bağların en sık yaralanıdır. İç yan bağlar (deltoid bağ) iç kısımda bulunur ve ayak bileğinin dışa dönmesini engeller. Ayrıca eklem seviyesinin hemen üzerinde tibia ile fibula syndesmos denilen bir bağla bağlıdır ve bu bağ yüklenme sırasında iki kemiğin birbirinden açılmasını engeller. Ayak bileği cerrahisinde tedavisi çok önemli bağlardandır. 

Ayak bileğinin 4 yanı boyunca uzanan tendonlar bileğin sabit kalmasına yardımcı olurken, adeleri ile ayak bileği hareketlerini-zıplama gibi- yönetirler. 
Topuk Dikeni rahatsızlığı, isminden dolayı  daha çok bir kemik problemi olarak düşünülmektedir. Aslında topuk ağrısı rastlanan en sık ayak rahatsızlıklardan biridir. Eski ortopedistlerin bu problemi  olan hastalarda  röntgenlerde topuk kemiğinde bir çıkıntı oluştuğunu görüp bu hastalığa topuk dikeni adını vermişlerdir. Ancak bugün biliyoruz ki bu topukta görünen bu çıkıntı sadece topuk dikeni hastalığın bir sonucu olup ağrının oluşmasında bir önemi yoktur. Yine bugün biliyoruz ki bu topuk dikeninin oluşma nedenin tamamı ile ayağın altında ki bir kasın çalışması ile ilgili problemlerden dolayı gelişmektedir.

Topuk Dikeni Nasıl Oluşur?

Ayak tabanında mevcut olan plantar fasia adı verilen bir kas yürüme esnasında ciddi bir yaylanma göstermek zorundadır. Bu kasın yaylanması sayesinde yükün yere verilmesi sağlanır. Topuk ağrısı probleminde ayak tabanında bulunan kasın yeteri kadar esneklik göstermediği için ağrı oluşur. Bu kas çeşitli sebeplerden dolayı kısalması ile topuğun yapıştığı yeri çekmeye başlar . Bu bölgede bir kanama oluşmasına ve ağrıya yol açar.  Zamanla yapıştığı yerde kalınlaşma oluşur. Buda röntgenlerde görülen diken olarak adlandırılan görüntüye yol açar.

Topuk ağrısı düz tabanlarda, yüksek kavisli ayaklarda, kilo problemi olanlarda, topuklu ayakkabı yada babet tarzı düz ayakkabı kullananlarda, diabetiklerde, çeşitli romatizmal hastalıklarda, bir grup ilaçın yan etkisi olarak kasın kısalması ile ortaya çıkabilmektedir.

Topuk Dikeni Belirtileri

Hastalarda çok tipik olarak sabah yataktan kalkma sonrası ilk birkaç adımda topuk ağrısı ile karşılaşıyor ve bu ağrı kendiliğinden yürüme ile geçiyorsa tanı tipik olarak  Topuk Dikeni (Plantar Fasiitistir). Gün içinde bir yerde uzun süre oturup ilk kalkmada oluşan ağrı, ve gün sonu ağrıları çok tipik ve tanı koydurucudur.  Hastalar çok uzun süre yürüdüklerinde veya ayakta kaldıklarında topuk ağrısı gelişimi görülmesi tipiktir.

Hastalığının tanısında ağrının şekli tanı koydurucudur. Ancak hastanın fiziki muayene sonrasında ayırıcı tanı için kişinin basarak ayak röntgenleri ve ek olarak gerekirse MR’ı veya kan tetkikleri istenebilir.

Topuk Dikeni Tedavisi

Topuk Dikeni hastalarında, tedavide ilk planda tutulacak olan işlem, ayak tabanında çalışma yapısı bozulmuş olan kasa yönelik olarak aşil germe egzersizlerine başlanmasıdır. Buradaki amaç plantar fasianın uzatılmasıdır. Takibinde, Topuk Dikeni hastalarının çok büyük bölümünde eşlik eden bir basma kusuru olduğu için yürüme analizleri yapılarak varsa mevcut olan yürüme bozukluğu ortaya konulur ve bu probleme yönelik olarak yapılan kişiye özel tabanlıklar ile hastanın yürümesi ile ilgili tüm sorunlar giderilmiş olur. Ayrıca Topuk Dikeni hastalarında ayak yapısına uygun olarak hangi ayakkabıları kullanmaları gerektiğine dair bilgi verilerek, hastanın tedavi süresince tabanlıklar ile birlikte ideal ayakkabıyı kullanmaları sağlanır. Bunlara ilaveten en önemli iyileşmeyi sağlayacak tedavi olan ESWT ( Extra corporal şok dalga tedavisi ) uygulanır.

Bu tedaviden fayda görmeyen topuk dikeni hastalarında ikinci aşamada kas egzersizlerine ve gece ateli olarak adlandırılan ayağın gece belli bir pozisyonda durmasını sağlayan bir cihaz kullanılmaya başlanır. Hastaların yarısında bu tedavi başarı sağlar.

Üçüncü aşamada hastalarda yapılan enjeksiyonlar devreye girer. Hastalarda doktorun tercihine göre proloterapi yada prp enjeksionları denenebilir. Ancak burada çok önemli nokta hangi ek tedavi tercih edilirse edilsin,  hastaların egzersiz yapmaya ve tabanlık kullanımına devam etmeleri gerektiğidir.

Topuk Dikeni Ameliyatı

Yapılan kişiye özel tabanlıklar, ESWT, gece ateli, proloterapi yada prp enjeksiyonları gibi tedavilere yanıt alınamadığında, hastalarda kasın kısalması ile beraber çok yakınından geçmekte olan sinirin de sıkıştığı düşünülerek çok nadir de olsa cerrahi tedavi planlanır.  
Geçtiğimiz 10 yılda tedavi yaklaşımı en fazla değişen bölgelerden ayak bileğidir. Ayak bileği tibianın ana eklem yüzeyinin dış kısımdan fibulanın desteklediği yuva ile talus kemiğinin eklem yapmasıyla oluşur. Bu eklemdeki yapıyı ve kazalarındaki tedaviyi karmaşıklaştıran faktör ise içteki 4, dıştaki 3, ve üstte tibia fibulayı bağlayan 1 (syndesmos) bağ -ligament- dır. Bu çok sayıdaki bağ yapısı eklemin kusursuz hareketinin kontrollü olmasını sağlar. 

Ayak bileği burkulması sonrası ayak bileğinde; 

•    Ağrı
•    Şişme
•    Kızarıklık, birkaç gün sonra morarma
•    Dokununca hassasiyet
•    Ağırlık verirken ağrı ve üzerine basamama

Bu belirtilerden herhangi biri varsa, şiddetli olmasa bile mutlaka doktora başvurun.

Ayak bileği yaralanmalarının büyük kısmı iyi bir muayeneye basit bir röntgen eklenmesi ile yeterli derecede değerlendirilebilir. Nadiren tomografi veya MR gerekebilir. 

Tedavi 

En sık görülen yaralanma dış bağ yırtılmalarıdır. Çok hafif olanları  dışında büyük çoğunluğuna alçı uygulanması gerekir. Alçı uygulanmayan vakalarda bağlar tam formunda iyileşemez ve ayak bileğinde sürekli burkulmalar olur. Ayak bileğinin fizyolojik öne-arkaya hareketine yuvarlak bir hareket eklenir. Bu da zamanla kireçlenmeye neden olur. Günümüzde üzerine kolaylıkla basılabilen, banyo yapılabilen, üzerine ayakkabı giyilebilen alçı teknolojileri nedeniyle risk almak son derece anlamsız hale gelmektedir. Alçı süresi yaralanmanın ağırlığına göre 3-6 haftadır. Çok ciddi olanlarda ameliyat gerekebilir. 

İç bağlar nadiren yırtılır ve büyük kısmına cerrahi müdahale gerekir. Aksi halde bağ iyileşmez ve dış bağ yırtıklarına benzer biçimde öğütücü bir hareket gelişir ve kısa süre (1-3 yıl) ciddi kireçlenmeler oluşur. 

Fibulanın ayak bileği ekleminin dış kısmındaki bölümüne dış malleol denir. Dış malleol kırıkların tek başına ve kaymamış ise 6 hafta süren bir alçı yeterlidir. Dış malleol kırıkları iç bağ yırtığı ile birlikteyse kısa süreli bir çıkık oluşur . Çekilen filmlerde çıkık yerine oturmuş olarak görülse bile operasyon mutlaka gerekir. 

Tibianın eklemin iç desteğini oluşturan kemik çıkıntısın iç malleol denir. Buranın kırıklarının büyük çoğunluğu ameliyatı gerektirir. 

Zamanında tedavi edilmeyen bağ yaralanmalarına ait problemlerde rekonstriksiyon ameliyatları gerekebilir.
 

Çocuğunuzun ayağı basarken düz, otururken veya parmak uçlarındayken normal ayak içi girintisi görülüyorsa buna esnek düz tabanlık denir. Bu durum aileler için büyük bir endişe kaynağıdır. Oysa çocukların büyük kısmı sorunsuz olarak büyürler. 

Bu durumda genellikle; 

• Ağrısızdır,
• Yürüme veya spor sırasınd ara vermeyi gerektirmez,
•  Zaman içinde cerrahi ve diğer herhangi bir tedaviyi gerektirmeden düzelir.

Esnek düz tabanlıkta normal kas fonksiyonuna sahiptir, eklem hareketleri normaldir. 

Kemiklerin ve bağların biçim ve gerginlikleri ayağın uzunluğu boyunca iç kısımda topuk ile parmaklar arasındaki girintiyi oluşturur. Bu girinti bebeklikte yoktur. Büyüdükçe bu ark gelişir. Normal bebek ayaklarındaki fazla yağ dokusu ve arkın zamanla gelişmesine bağlı olarak 3 yaşına kadar bebeklerin çok büyük kısmında ailelerde düz tabanlık endişesi bulunur. Esnek düz tabana sahip çocuklarda taban arkının gelişimi 5-7 yaşlarına kadar devam eder. Düz tabanlığın buluğ çağlarına kadar devam etmesi durumunda ayak tabanında ağrı olabilir. Bu durumda doktora başvurulması gerekir. 

Yukarıda anlatıldığı gibi bu tip düz tabanlığın tedavisi buluğ çağına kadar yoktur. Bu durumdaki aileler gereksiz yere çok sayıda daktor başvuruları, ortopedik botlar-tabanlıklarla zaman ve para kaybederler. 

Buluğ çağında ağrılı ayaklarda doktor ağrının nedenini araştırır. Bu genellikle gergin aşil tendonuna veya sert düz tabanlığa bağlı olabilir. Aynı zamanda çocukların giyilmiş ayakkabılar ile doktora götürülmesi önemlidir, çünkü doktorlar için ayakkabılarının uygunluğunu ve aşınmanın nerede olduğunun görülmesi tanıda çok önemlidir. Doktor aynı zamanda ailede düz tabanlığı olup olmadığınıda soracaktır. Çünkü ayaklardaki kemik dizilim ve biçimini etkileyen temel özellik genetik yapıdır. Aynı zamanda doktorunuz çocuğunuzda sinir veya adele hastalığı olup olmadığınıda tetkik edecektir. 

Tedavi
Eğer çocuğunuzda aktiviteye bağlı ağrı veya yorgunluk oluyorsa doktorunuz öncelikle aşil tendonunu germe ekzersizi verecektir. Hala rahatsızlık devam ediyorsa bir tabanlık verecektir. Tabanlık ağrı ve yorgunluğu azaltırken ayakkabı ömrünü uzatır. Bazen aşil gerginliğini azaltmak için fizik tedavi ve alçılama da gerekebilir. Bunlara rağmen devam eden ağrıda cerrahi tedavi önerilebilir. Ancak çok az sayıda esnek düz tabanlığın zaman içinde cerrahi tedaviye gereksinim gösterdiğini unutmamak gerekir.
HALLUKS VALGUS 
(Ayak başparmağında çıkıntı) 

Ayak başparmağınızın başladığı yerde (tarak kemiği ile parmağın başlağı eklemde) şişlik, çıkıntı varsa halluks valgus'unuz var demektir. Kadınların neredeyse % 40 ında bu yakınma vardır. Bu hastalıkta %70 oranında genetik bir eğilim vardır. Genetik olarak 1.-2. tarak kemikleri arasındaki açı fazla olduğunda zamanla başparmak diğer parmaklara yaklaşır ve bu keskin açılanma bir çıkıntı olarak görülür. Genetik eğilimliler dışında uzun yıllar topuklu, sivri burunlu ayakkabı giyenlerde de meydana gelebilir. Bu nedenle bu rahatsızlığı olan her 10 hastadan 9 u kadındır. 

Bu çıkıntı ayakkabı içinde sıkışınca ciltte kızarıklık ve ağrı olur. Zaman içinde cilt altındaki "bursa" denilen kesecik su toplar ve ağrı-şişlik artar, yakınmalar daha belirgin hale gelir. Uzun zaman devam eden eklemdeki kötü pozisyon kireçlenmeye neden olur. Bu aşamadan sonra yakınmalar iyice artar, ilaç ve diğer tedavi yöntemleri başarısız olur. Tedavinin kireçlenme başlamadan yapılması, ilerideki tedavi başarısını belirleyen ana faktörlerden biridir. 

Başparmak zamanla 2. parmağın altına veya üstüne doğru ilerleyebilir. Bu tür mekanik sorunlara nasırlar eşlik eder. 

Adolesan halluks valgus
10 lu yaşlarda, özelliklede 10-15 yaş arası kızlarda görülür. Bu yetişkinlerinkinden farklı olarak ağrısızdır. Ağrı oluşursa aşağıda anlatılan koruyucu önlemleri almak gerekir. Bu şekil bozukluğu ileri yaşlarda artacağı için büyüme tamamlanınca cerrahi tedavi önerilir. 

Koruyucu tedavi
Bu rahatsızlığa sahip kişilerin büyük kısmı cerrahi olmayan bir biçimde rahatlatılabilir. Öncelikle belirtileri arttıran ayakkabılar bir daha giyilmemelidir. Özellikle dar, sivri burunlu, 5 cm den yüksek topuklu ayakkabılar giyilmemelidir. Ayakkabı alırken başparmak üstünde baskı olmayacak kadar rahat olmalarına dikkat edilmelidir. Ayakkabı içinde başparmak ile 2. parmak arasında makara biçiminde destekler (parmak arası makarası) kullanılması da yardımcıdır. Ağrı kesici ve ödem giderici ilaçlar yakınmaların azaltılmasında yardımcıdır. 

Bu tür tedaviler yakınmaları giderir, hastalığın meydana gelmesine neden olan anatomik rahatsızlığı ortadan kaldırmaz. Bu durum yukarıda anlatılan önlemler bırakıldığında yakınmalar devam edecek demektir. 

Size cerrahi gerekiyor mu?

Cerrahi olamayan önlemler sizi tatmin eden bir sonuç vermediyse size cerrahi gerekir denilebilir. Günümüzde cerrahi taleplerinde estetik kaygılar ve moda ayakkabıları giyme zorlukları daha fazla yer almaya başlamışsa da asıl cerrahi kararına aşağıdaki gereksinimlerde varmak daha doğru bir yaklaşım olur.

•    Günlük aktiviteleri kısıtlayan ağrı.
•    Uzun süreli, dinlenme ve ilaçla geçmeyen baş parmak şişlik ve kızarıklığı
•    Yandaki parmağın yönünü değiştirecek kadar yön değişikliği
•    Baş parmakta sertlik. Bükülme ve esneme zorlukları.

Unutulmamalıdır ki operasyon sonrası ayak numarası asla küçülmez. 

Cerrahi tipleri
Halluks valgusta yüzlerce tip operasyon vardır. Bunlardan hangisinin yapılacağına doktorunuz karar vermektedir. 

• Başparmak çevresi tendon ve bağlara yönelik girişimler: Nadiren tek başına kullanılırlar. Tek başına uygulandıklarında genellikle nüks sıktır. Genellikle operasyon sonrası alçı gerekir. 
• Eklemin dondurulması: Aşınmış eklem yüzeyinin ortadan kaldırılarak başparmak tabanındaki eklemi oluşturan tarak kemiği-parmak kemiği uygun pozisyonda birbirine kaynatılır. Özellikle ilerlemiş kireçlenmenin ön planda olduğu vakalarda tercih edilir. 
• Çıkıntının alınması: Başparmak dibindeki çıkıntının alınmasıdır. Nüks sıktır. Operasyon sonrası alçı gerektirmez. 

• Eklemin kesilmesi: Aşınmış ve biçimi bozulan eklemin kesilerek çıkarılmasıdır. İleri yaşlarda en sık tercih edilen prosedürlerdendir. Alçı gerektirmez. Ancak parmakta kısalmaya neden olur. 
• Osteotomi: Tarak kemiğinin değişik seviyelerden kesilerek yeniden yönlendirilmesidir. Günümüzde en popüler cerrahi yöntemlerdir. Hastalığa neden olan anatomik bozukluğun düzeltilmesini sağlarlar. Kullanılan kesme ve tesbit yöntemine göre alçı gerekebilir veya gerekmeyebilir.

Cerrahi sonrası muhtemel problemler

Ameliyat sonrası %10 oranında komplikasyon görülmektedir. Bunlardan en sık olanı enfeksiyondur. Erken farkedilen ve önlem alınan enfeksiyonlar sorunsuz tedavi edilebilir. Geç kalan vakalarda yeni bir cerrahi gerekebilir. 

Diğer komplikasyonlar cerrahi sırasında sinir kesilmesi sonucu başparmakta kalıcı his kaybı, devam eden ağrı, çıkıntının nüksü, eklemde kısıtlılık, cerrahi tesbit yönteminde yetersizlik olaraksayılabilir. 

Genelde yeni teknikler, iyi ellerde yapılmış cerrahi, cerrahi sonrası iyi doktor-hasta iletişimi ile % 98 civarında tatmin edici sonuçlar alınmaktadır. 

Cerrahi sonrası problemlerden korunma

Aşağıdaki durumlarla karşılaşırsanız derhal doktorunuzu arayın; 

•    Pansumanınız düşerse, ıslanırsa
•    Pansumanınız kan veya sızıntı ile kirlenirse
•    Kullanılan ilaçlara karşı yan etkiler ortaya çıkarsa
•    Ateşiniz çıkarsa
•    Titreme olursa
•    Yara çevresinde ısı artışı veya kızarıklık durumunda
•    Artan veya azalmayan ağrı durumunda
•    Dizaltında-ayak üzerinde belirginbir şişlik

Evde bakım
Cerrahinin başarısı büyük ölçüde sizin doktorununzun önerilerini ne ölçüde uyguladığınıza bağlıdır. Özellikle ameliyat sonrası ilk üç hafta çok önemlidir. 

• Pansuman ve bandajlar: Hastaneden parmağınızı doğru pozisyonda tutan bir bandajla çıkarsınız. Doktorunuz size özel bir ayakkabı vermiş veya alçı yapılmış olabilir. Bunları genellikle 6-7 hafta korumanız gerekir. 
• Dikişler alınana kadar pansuman malzemesini korumalı doktorunuz dışında kesinlikle açtırmamalısınız. Kesinlikle ıslatmamalısınız. Yaranızda koku, ıslanma, pansumanın kirlendiğini hissederseniz zaman geçirmeden doktorunuza başvurunuz. 
• Ayağa basma: Doktorunuzun seçtiği ameliyat tipine göre, ayağa değişik yük verme önerileri olabilir. Bunlara mutlaka uymalısınız. Bazı ameliyat tiplerinde mutlaka koltuk değneği kullanmak gerekirken bir kısmında gerek yoktur. 
• Şişme: Hangi ameliyat tipi seçilirse seçilsin ilk hafta hatta 15 gün mümkün olduğu kadar ayağın yukarıda tutulması çok önemlidir. Bu ödemin hızla azalmasına ve daha iyi bir yara iyileşmesine neden olur. İlk günler her saat başı 15 dakika buz uygulaması şişlik ve ağrının kontrolünde önenlidir. Yalnız buz su sızdırmayan bir torba içinde olmalı ve bir havlu üzerinden uygulanmalıdır. 
• Ayakkabı giyimi: Dikişler alındıktan, alçı ve bandajlar kaldırıldıktan sonra hastalar spor ayakkabılar, ucu geniş topuksuz ayakkabıları giymeye başlarlar. Topuklu ve sivri burunlu ayakkabılara 6 ay sonra izin verilir. 
• İlaçlar: Ameliyat sonrası antibiotik kullanımı genellikle rutindir. Ağrı kesicilere ilk günlerde ihtiyaç olmaktadır.
PES EKİNO VARUS (PEV)
(Doğuştan çarpık ayak)

En sıkdoğumsal hastalıklardan biridir. Topuklar ve parmaklar içe doğru dönmüştür. Genellikle baldır ve ayak normalden kısadır. Bu kısalık özellikle tek taraflı vakalarda belirgindir. PEV ağrısızdır, düzeltilebilir ve bebeğiniz normal bir yaşama döner. 

Her 1000 doğumdan birinde görülür. Her 3 vakadan 1'i çift taraflıdır. Neden olduğu bilinmemektedir. Her 3 vakadan 2 si erkek bebektir. Ailede varsa olasılık iki katına çıkar.

Düzeltme ve alçılama
Tedavi doğumdan hemen sonra başlar. Amaç ağrısız, fonksiyonel bir basma elde etmektir. Doktorunuz nazikce ayağı normal pozisyona getirecek biçimde gererek düzeltir ve düzeltmeyi korumak için alçılar. Düzeltme tedrici olarak her hafta tekrarlanır. Tam normal pozisyona gelmesi aylar alabilir. Düzelme görüntü ve rontgenle takip edilir. Alçılama genellikle 6-12 hafta sürer. Düzelme meydana geldiğinde bunun korunması için yürüme yaşına kadar özel ayakkabılar giyilir. Adeleler 2-3 yaşına hatta bazen 7 yaşına kadar adeleler ayağı eski pozinyonuna döndürmeye çalışır. Bu nedenle 7 yaşına kadar çocukların izlenmesi ve bu arada gerekirse cerrahi müdahaleler yapılması önemlidir. 

Cerrahi tedavi
Bazen germe ve alçılama bebeğinizin ayağını tam düzeltmeyebilir. Özellikle de düzeltme ve alçılamaya geç başlandığında. Bu durumda cerrahi tedavi gerekir. Cerrahi tedavi 3-12 aylıkken yapılabilir ve tek seansta ayaktaki bütün kemik, bağ ve tendon bozuklukları düzeltilir. Ameliyat sonrası 6-8 hafta alçı uygulaması ardından özel ayakkabı giyilir. 

Tedavi edilmeyen çocuklarda çok ciddi sakatlık ve yürüme bozukluğu oluşur.Günümüz cerrahi teknojisi her yaşta bu rahatsızlığın tedavisine olanak vermektedir. Yine de en iyi sonuçlar 1 yaş altındaki cerrahilerden alınır. 

En mükemmel sonuçlu tedavilerde bile hasta ayak 1-1.5 numara daha küçük, daha az hareketli ve baldırı daha ince olur.
Eğer tırnağınızı çok kısa keserseniz, özelliklede bunu başparmağınızın iki kenarında yaparsanız , sık bir hastalık olan tırnak batmasına neden olabilirsiniz.İnsanlar genellikle tırnak köşelerini parmak biçimine uygun olarak yuvarlak keserler. Bu tırnak yatağına yakın uçlar cilt içine doğru gömülerek büyür. Bu duruma bazen sıkı ve dar bir ayakkabıda neden olabilir. Ancak bu tür problemleri olan kişilerin tırnak yataklarının yapısal olarak gömük ve tırnak kenarlarındaki cilt kvrımının tırnak üzerine doğru kıvrımları olduğu görülür. 

Tırnak batmaya başladığında sertleşme, şişme ve hassaslaşma başlar. Daha sonra enfeksiyon başlar ve çok ağrılı olur. Bu dönemde tırnak yatağı kenarında cerahat görülebilir, zamanla cilt tırnak üzerine büyümeye başlar.

Tedavi
İltahaplı batık tırnak tedavisinde öncelikle ayak günde 5-6 kez sıcak, sabunlu suya sokulur. Bu sırada batmış tırnağınızı nazikçe çıkararak altına küçük bir pamuk veya mumlu diş ipi koymaya çalışın. Koyduğunuz parçayı hergün değiştirin. Enfeksiyon fazla ise doktorunuz antibiotik verecektir. Düzelinceye kadar sık sık çoraplarınızı değiştirin, sandalet giyin ve uzayınca tırnağınızı köşeli kesin. Bu prosedürü başaramazsanız doktora başvurunuz. Doktorunuz lokal anestezi ile batan tırnağınızın bir kısmını kesebilir. 

İleri dönemlerde aynı olay tekrarlarsa tırnak yatağını düzeltici daha ileri cerrahi prosedürler gerekebilir. 

Korunma
Bu riskten korunmak için tırnak kenarlarını yuvarlak değil köşeli kesin. Tırnak uzunluğunu cildi geçecek biçimde tutun. Tırnak kenarlarını koparmayın. Çok sıkı çorap veya ayakkabılardan sakının. Ayaklarınızı her zaman temiz tutun.
Sizi Arayalım
Logo
E-BÜLTEN’e KAYIT OL !
  Güncel duyurulardan haberdar olmak için lütfen e-bültene kayıt olun. . .
Site içeriğinde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.
Bu bilgiler hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılmamalıdır.
Web Tasarım_medyatör