Trombosit temelde kanın pıhtılaşmayı sağlayan elemanı olup içerisinde
büyüme faktörü ( Trombosit Growth Factor ) ve bazı doğal koruyucu maddeler
içerir. PRP yöntemi ile trombositten zengin plazma elde edilir ve eklenen
ilaçla trombositler aktive edilir. Böylece trombositlerin içerdikleri büyüme
faktörlerinin açığa çıkması sağlanır. Trombositten zenginleştirilmiş plazma
sıvısı doğal bir ilaç gibi etki gösterir. Yaralanmanın ve zedelenmenin olduğu
tendon kıkırdak gibi yapıların hücrelerini uyararak o bölgedeki iyileşmeyi
hızlandırırlar. PRP ‘nin özellikle diz kireçlenmelerinde görülen kıkırdak
zedelenmeleri ve aşınmaları üzerine iyileştirici etkisi gösterilmiştir. Bu gibi
durumlarda PRP yavaş ortaya çıkan ama kalıcı tedavi sağlayabilmektedir.
Tedavi edilecek bölgeye göre 1-3 ml kadar, bir kez yada belli aralıklarla
2-3 kez enjeksiyon yöntemi ile uygulanır. Diz kireçlenmelerinde diz eklemi
içine birer ay arayla üç kez uygulanır. Tenisçi dirseği, aşil tendiniti, omuz
tendon yırtılmaları gibi durumlarda ise genelde birer ay arayla 2 enjeksiyon
uygulanmaktadır. Halk arasında horoz ibiği yada kıkırdak iğnesi olarak bilinen
Na- hyalurinat enjeksiyonları ile beraber kısa aralarla uygulanabilir. Ancak
biz PRP uygulamalarımızı OZON – NÖRALTERAPİ ve PROLOTERAPİ ile kombine
ederek etkinliğimizi daha artırdığımıza inanıyoruz. Bununla beraber yakın ara
ile yapılan kortizon enjeksiyonu PRP tedavisinin etkinliğini düşürür.
Enjeksiyondan sonra birkaç hafta içinde tedricen başlar ve iyileşme süreci 3 ay ile 12 ay arasında devam eder. Bu nedenle PRP enjeksiyonları sonrası kortizon enjeksiyonlarında olduğu gibi hızlı bir ağrı azalması olmaz. Ağrı yavaş yavaş azalır ve aylar içinde geçer. Bununla beraber kortizon uygulamasında nerdeyse her 3 hastanın ikisinde gördüğümüz şikayetlerin tekrarlaması, PRP tedavisi sonrası pek gözlenen bir durum değildir.